Türküler bir sevdadır. Bir umut, bir haykırıştır. Bu haykırış, kimi zaman otantik halk ezgilerinde, kimi zamanda Anadolu motiflerini nakış gibi işleyen bestelerle hayat bulur. Pir Sultan ile yüzyılların ışığını günümüze taşır, Köroğlu ile şahlanır, Karacoğlan ile sevdalanır, Yunus Emre ile insan sevgisini taşır dünyaya... Aşık Veysel ile yaşam bulur.
Anadolunun geleneksel yaşam tarzı ve kültürel değerleri türküye sevdalı halk müziği emektarlarının ve genç yeteneklerin dinamizmiyle günümüze uzanır. İşte sizlere pırıl pırıl bir yetenek Türkülere gönül vermiş, sazını ve sesini Halk Müziğine adamış genç bir sanatçı Özlem Özdil.
Özlem ÖZDİL 1979 yılında Almanya'nın Hannover kentinde dünyaya geldi. İlk bağlama ve repertuar derslerini babası Dursun Özdil'den aldı.
Geçmişten aldığı geleneğin bugünün değerleri ve gerçeği ile yoğurarak daha büyük ve köklü bir geçmişi gelecek nesillere aktarmak... Özlem Özdil tarihler arası bu köprü görevinin büyük bir sorumluluk ve disiplin gerektirdiğinin farkındadır. Bu sorumluluk bu kültürün sözel temsilcileri olan her sanatçının temel görevleri arasındadır. Bu bakış açısı sanatçının her an kendini yenileme zorundalığını da beraberinde getirir. Özdil iyi bir müzik eğitimi almak için Türkiye'ye geldiği zamandan bu yana genç yaşına rağmen kendini bu anlamda yenilemeyi başarmıştır. Bu farkındalığın yaratılmasında şüphesiz yıllardır Özdil üzerinde değerli emekleri olan Yapımcı - Prodüktörü ve aynı zamanda eğitimcisi Sayın Sinan Çelik'in büyük katkıları olmuştur. Onun son derece değerli bir sanat adamı olması, sanata bakış açısı, sorumluluk ve disiplin bilinci Özdil'i yönlendirmiştir. Aynı zamanda Özdil'in halk müziğinin ustaları olarak tanımladığımız duayenleri,Musa Eroğlu,Güler Duman,Çetin Akdeniz ve Güray Hafiftaş ile zaman zaman yaptığı ortak çalışmalar da ilerlemesinde etkili olmuştur.
Özlem Özdil'in halk müziği alanında iki önemli başlıkla değerlendirilmesi gerekmektedir;
Her türküde, hüznü, coşkuyu, sevgiyi, aşkı en duru şekilde sunan ses, yorum...
Anadolu'da aşıklar türkülerin ve deyişlerin o güçlü yorumcuları, en azından litaratüre geçen isimler erkeklerin sayısal yoğunluğu bilinmektedir. Fakat bu gerçeğin hemen yanı başında Anadoluda binlerce kadın çocuklarına ninni okurken, ölülerine ağıt yakarken, düğünlerinde zılgıt sesi ile, yada gurbet yolcusu beklerken.... ve daha nice sebeplerle, hatta bazen sebepsiz, ilahi bir aşkla Anadolu erkeğinin hemen yanıbaşında türküler okuyor. Özlem Özdil'in o genç kadın sesinde bu binlerce duygunun ve sesin en duru halini kolaylıkla bulup peşinden sürüklenebilirsiniz.
Diğer önemli başlık, onun çok küçük yaşlarda bir enstrumanla başlayan yolculuğudur. Onu ilk olarak bu yolculuğa çıkaran babası Dursun Özdil olmuştur. Almanya'da gittiği bir konserde genç ozan Hasret Gültekin ile tanışma fırsatı bulan Özdil, Gültekin'in şelpe tekniğinden etkilenerek çalışmalarını bu yönde yoğunlaştırmıştır. Bugün Özdil şelpe tekniğinde oldukça önemli yol kat etmiş durumda,ama o buna rağmen bağlama icrasında ustalığının yöre tavırlarında yoğunlaştığını söylüyor. Ustaları onun için o bir genç usta olma yolunda diyorlar, öyle olmalı çünkü o istanbu'un önemli sanat merkezlerinde ve Avrupa'nın çeşitli kentlerinde yıllardır resitaller vermektedir. Şu an Özdil Sinan Çelik denetimde Çetin Akdeniz ve Güray Hafiftaş ile bağlama çalışmalarına devam etmektedir.
Dinlediği ustalardan, arşiv kayıtlarından her defasında yeni bir şey keşfetmeye çalışmak onların her tınısında onları yeniden e derin şekilde anlamaya gayret etmek, "Bağlama icrasında yürüdüğüm yol hiç bitmedi, bitmeyecek..." der gibi her gün saatlerce bağlamaya yoğunlaşmak bu yolculukta ne kadar ciddi ve samimi olduğunun göstergesidir.
Onu izleyenlerin söylediği ortak bir cümledir şu; "Bir Anadolu kadının eline bağlama ancak bu kadar yakışabilir...."